Kahramanmaraş Edebiyat ve Sanat Derneği (MESDER) ile KSÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi işbirliğiyle düzenlenen “Mesder Akademi/Edebiyat Sohbetleri-5”programında; İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü akademisyenlerinden Doç. Dr. Burak Telli; “Yazılışının 950. Yılında Divanu Lügatı’t Türk” konulu konuşmasıyla yer aldı.
KSÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Yakup Poyraz’ın açılış konuşmaları ve Mesder başkanı Ali Avgın’ın takdim konuşmaları ardından program konuğu Doç. Dr. Burak Telli, Türk Dünyası’nın önemli şahsiyetlerinden, Kaşkarlı Mahmut’un 950 yıl önce kaleme aldığı Divanu Lügatı’t Türk’e dair merak edilenleri akıcı bir üslupla anlattı. Gençlerin ağırlıkta olduğu programa çok sayıda şair ve yazar izleyici olarak katılarak pür dikkat dinlediler. Konuşmacı Burak Telli programda özetle şu bilgileri aktardı:
“DİVANU LÜGAT’T TÜRK” TÜRK KÜLTÜR VE MEDENİYETİNİ YANSITMASI BAKIMINDAN TÜRKLÜĞÜN TEMEL KİTAPLARINDANDIR
“Türklük biliminin kurucusu olan Kâşgarlı Mahmut’un 1072-1074 yılları arasında kaleme aldığı ve ‘Türk lehçelerinin sözlüğü’ demek olan büyük eseri Dîvânu Lûgati’t-Türk, Türk dili ve edebiyatının ilk örneklerini ihtiva etmesi yanında, 11.yüzyıldaki yüksek Türk kültür ve medeniyetini yansıtması bakımından da Türklüğün temel kitaplarından birisidir.
Dîvânu Lûgati’t-Türk’te, Türk tarihine, efsanelerine, coğrafyasına, o günkü Türk toplumunun günlük yaşayışına, âdetlerine, beslenme ve giyecek kültürü ile iktisadî hayatına kadar birçok kıymetli bilgi, çeşitli kelimelere verilen örneklerde ve bunların açıklamalarında ortaya konmuştur.”
DİVAN’DAKİ TÜRKÇE, ESKİ UYGURCAYA ÇOK YAKIN ÖZELLİKLER TAŞIYAN KARAHANLI TÜRKÇESİDİR
“Dîvân, Eski Uygurcaya çok yakın özellikler taşıyan Karahanlı Türkçesinin ağırlıklı olduğu ve sözvarlığında Arapçanın ve Farsçanın tesirlerinin olduğu Orta Türkçe dönemi eseridir. Madde başları Türkçe, açıklamaları Arapça olarak kaleme alınmış olup çift dilli bir sözlüktür.
Talih güneşinin Türk burcunda doğduğunu, Tanrı’nın Türk kağanlığını gökyüzünün katmanları arasına yerleştirdiğini, onlara Türk adını ve egemenliği verdiğini yazar. Çağının kağanlarını Tanrı’nın Türkler arasından çıkardığını ve ulusları yönetme dizginlerini Türklere vererek bütün insanlığa egemen kıldığını belirtir. Türkleri doğruluğa yönelten Tanrı’nın, Türklerle birlikte olanları, birlikte çalışanları ve onlara katılanları aziz kıldığını, Türkler sayesinde onları isteklerine eriştirdiğini, yağmacıların kötülüklerinden onları koruduğunu anlatır Kâşgarlı Mahmud…”
“TÜRKLERİN DİLİNİ ÖĞRENİNİZ, ÇÜNKÜ ONLARIN EGEMENLİĞİ UZUN SÜRECEKTİR. (HADİS-İ ŞERİF)”
“Türklerin oklarından korunmak için akıl sahibi olanların, Türklere katılması gerektiğini ifade eden Kâşgarlı Mahmud, en doğrusunun Türklerin gönlünü almak olduğunu, derdini dinletebilmek için onların diliyle konuşmaktan başka çıkar yol bulunmadığını ifade eder.
Bu görüşlerini kanıtlamak amacıyla Buharalı ve Nişaburlu iki ayrı imamdan işittiği bir hadisi tanık gösterir. Her iki imam da Hz. Muhammed’in kıyamet belirtilerinden, ahir zamandaki azaplardan ve Oğuz Türklerinin ortaya çıkışından söz ederken “Türklerin dilini öğreniniz, çünkü onların egemenliği uzun sürecektir” buyurduğunu Kâşgarlı Mahmud’a anlatmıştır.
Bu bir sahih hadis ise Türk dilini öğrenmenin Peygamber buyruğu ve dinî bir gereklilik olduğunu yazan Kâşgarlı Mahmud, hadisin sahih olmaması durumunda da aklın Türk dilini öğrenmeyi buyurduğunu söyler.”
KAŞKARLI MAHMUT; TÜRKLERİN ARAP ALFABESİNDEN ÖNCE KULLANDIKLARI UYGUR ALFABESİ İÇİN; “HESA-İ EL-TÜRKİYYE- TÜRK ALFABESİ” DİYE ADLANDIRMIŞ.
“Eserde madde başı olan kelimelerin açıklamaları yapılırken manalarının daha iyi anlaşılmasını sağlamak maksadıyla hayatın içerisinde kullanılan deyimlerden, atasözlerinden ve şiirlerinden örnekler verilmiş ve bunların Arapça tercümeleri de yapılmıştır.
Sözlüğün çeşitli yerlerinde dağınık halde bulunan atasözlerinin toplam sayısı yaklaşık 290 kadardır.
Önekr: Aceleci sivrisinek süte düşer.
İlk bakışta sadece Türkoloji araştırmalarında faydalı olabilecek bir eser gibi görünse de hazırlanış biçimi ve yabancı dil öğretimi bakımından yazıldığı dönemin sınırlarını aşıp önemli bir içerik ve yöntemle günümüze kadar ulaşmıştır.
Kâşgarlı Mahmud, hem sekizinci bölümün, hem de DLT’nin bittiğini şu sözlerle açıklar:
«Hamdolsun alemlerin Rabbi Allah’a… Hüseyin oğlu Mahmud der ki: Bu kitabı yazmaya başlarken Türk dilinin sözlerini toplama, kurallarını ve usüllerini bildirme, ölçülerini açıklama, bölümlerini sıralama sözünü vermiştik. Bu sözümüzüyerine getirmiş, amacımıza ulaşmış oluyoruz. Gereksiz sözleri, fazlalıkları, kullanımdan düşmüş şekilleri kitabın dışında tuttum. Burada sona eren kitabımız sonsuza kadar varlığını sürdürsün. Hamd, ezeli ve ebedi olan Allah’a, salat ve selam Muhammed’e ve onun soyuna olsun…»
Türklerin Arap alfabesinden önce kullandıkları Uygur alfabesi için DLT’de ayrı bir bölüm ayırmış ve bu alfabeyi heca-i el-Türkiyye «Türk alfabesi» diye adlandırmıştır.”
DİVANU LÜGATI’T TÜRK’TE; BİR TÜRK TARAFINDAN ÇİZİLEN DÜNYA HARİTASI MEVCUT
“Dîvânu Lugâti’t-Türk’ün pek çok önemli özelliği arasında eserin ilk sayfalarında yer alan bir de harita bulunmaktadır. Bugünkü bilgilerimize göre bu, bir Türk’ün çizdiği ilk dünya haritasıdır.
Harita Türk hükümdarlarının oturduğu Balasagun şehri merkez alınarak çizilmiştir. Japonya’nın bir harita üzerinde gösterildiği ilk haritadır.
On birinci yüzyıl Türk dünyasını resmeden bu harita ile birlikte Kâşgarlı Mahmud, Rum ülkesinden Maçin’e dek Türk ellerinin hepsinin boyu beş bin, tamamı sekiz bin fersah eder dedikten sonra bunların hepsinin iyice bilinmesi için haritasını yeryüzünün şekli gibi dairede gösterdiğini belirtir. Kâşgarlı Mahmud’un haritasını yuvarlak biçimde çizmesi ve bunu da dünyanın biçimi ile açıklaması, on birinci yüzyılda dünyanın yuvarlak olduğunun Türkler tarafından bilindiğini göstermektedir.
DİVANU LÜGATI’T TÜRK’TE MARAŞ AĞZI SÖZ VARLIĞI ORTAKLIĞI
Divanu Lügatıt’t Türk İle Maraş Ağzı Söz Varlığı Ortaklığı
Karımak: “Yaşlanmak, ihitiyarlamak (kadın için)”
Kaşanmak: “At, eşek işemek”
Kırnak: “Buyrukaltı, uşak, hizmetçi”
Kopmak: “Koşmak, hızlı gitmek”
Taylak: “Bir yaşında at yavrusu”
Tülemek: “Hayvanlarda tüylerin döküldükten sonra yeniden çıkması”
Ütmek: “Koyun, tavuk vb. hayvanların kıllarını, tüylerini yakmak”
Yekinmek: “1. Bir eylem yapmaya davranmak 2. Ayağa kalkmak”
Yülümek: “Tıraş etmek, kazımak”
Yoşumak: “Yorulmak”
…
11.yy.da Türkler ütüyü kullanmaktaydı
ütüg Mala biçiminde olan, ısıtıldıktan sonra giysilerin kırışıklıklarına bastırılarak sıcaklığın etkisiyle bu kırışıklıkların düzleşmesini sağlayan demir parçası.
Fiiller bölümünde de ütidi ‘ütüledi’ sözü dikkati çekmektedir.
ütidi Ol tonug ütidi ‘O, giysiyi ütüledi, o giysinin kırışıklıklarını ütüledi ve düzeltti.’
Dîvânu Lugâti’t-Türk’te kullanılan ületü ‘ipek mendil’ de ilgi çekici bir veridir. Kâşgarlı Mahmud bu sözü şöyle tanımlıyor:
ületü Erkeğin gerektiğinde burnunu silmek için cebinde taşıdığı ipek mendil.
Bunun dışında o dönemki medeniyet seviyemizin kanıtı birçok örnek bulunmaktadır:
bokuk Boğaz çıkıntısının iki tarafında bulunan et bezi (tiroit).
çerlen– İltihaplanmak.
çügde Kulakların arkasında kafada bulunan kemik çıkıntısı.
enüç Katarakt.
Çocuk eğitimi, iktisadi hayata dair kavramlar, yemek-içmekle ilgili yine birçok söz varlığı DLT’de bulunmaktadır.
Örneğin;
Vücut ve organ adlarıyla ilgili toplam 108 kelime tespit edilmiştir,
Çocuk ve çocuk dünyasıyla ilgili olarak 145 kelime ve tamlama tespit edilmiştir,
Hayvan adlarıyla ilgili yaklaşık 650 söz varlığı tespit edilmiştir.”
DİVANU LÜGATI’T TÜRK; TÜRK MİLLETİNİN 11. YY. DAKİ KÜLTÜR VE MEDENİYET SEVİYESİNİN TESCİLİ NİTELİĞİ BİR ESER
“Dîvânu lugâti’t-Türk, Türk toplum hayatının her sahasına ait çeşitli bilgileri ihtiva etmektedir. Bu bakımdan eser içinde yer alan âdetler, akrabalık, evlenme, atçılık ve binicilik, aygıtlar, bağcılık ve bahçıvanlık, beslenme, mutfak, yemekler, bitki, coğrafya, dil bilgisi (fiil yapısı, fiilden fiil yapma ekleri), Oğuzca sözler, ses taklidi kelimeler, din (itikadlar, şamanizm), tabiat, dokuma ve bezeme, eğlence, millî oyunlar, müzik, şiir ve dans, ev eşyası, giyim kuşam, gök bilimi, hayvan adları, hakan, kadın, savaş (savaş tekniği ve silâhlar), spor ve oyunlar (ayak topu, çevgân, yumruk oyunu), tabâbet, tarım, toplum hayatı, Türk evi, ulaşım ve taşıtlar gibi konular yönünden de incelenip değerlendirilmiştir.
DLT söz varlığı yönünden çağına göre çok zengin ve önde bir kaynaktır. Bugün Türk sözlükçülüğünün temelini Kaşgarlı DLT ile atmıştır demek yanlış olmaz.
Kaşgarlı hem sözlükçülük tekniği yönünden sağlam bir kaynak ortaya koymuş bununla beraber içerik zenginliği yönüyle de dönemini Türkler açısından adeta tasvir etmiştir.
Türk milletinin 11. yy.daki söz varlığını ortaya koymuş, bu zengin söz varlığından hareketle medeniyetimizin ve kültür dünyamızın yüksek seviyesini de ortaya koymuştur.
Son derece işlenmiş/gelişmiş bir dil ve bu dilin gücünü ortaya koymak amacıyla ortaya konmuş muhteşem bir eser…
DLT, Türk milletinin 11. yy.daki kültür ve medeniyet seviyesinin tescili durumundadır.”
MESDER/AKADEMİ EDEBİYAT SOHBETLERİ programını gerçekleştiren Mesder Edebiyat Derneği ve KSÜ İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Dekanlığına teşekkür ediyoruz. Bu vesileyle, Prof. Dr. Yakup Poyraz dekanımıza, program konuşmacısı Doç. Dr. Burak Telli hocamıza ve böylesine anlamlı programa iştirak eden şair, yazarlarımıza ve çok değerli izleyici misafirlere teşekkür ediyoruz.
Selam ve sevgilerle.