
YAŞAM DALLANIRKEN
Gölgem sere serpe uzanmış güneşin önüne
Tenimde bir sabah yeli dolaşır yavaştan
Ve eriyip giderken zaman durmadan
Benden neden bu kadar uzaktasın ki?
Usumun bir sancısıdır sanki bu beni ürküten
Uçan kuşlar gibi de kanatlanmak ister gönlüm
Ve bulutlar ne kadar da çoklar böyle
Önümü kesen çıkmazlar gibi
Şu külrengi binalar
Şu üzeri sisli şehir
Ben miyim buradaki insan
Ya ötekiler, neden benzemezler bana ki?
Birazdan, çok uzak değil şu karanlık
İçim daraldıkça daralıyor, nefesimi saydıkça
Ne yana dönsem bir acı ya da açlık kokuyor
Bunca zenginlik keyif çatarken, ezerken zayıfı
Düşüncemin bir sancısıdır tüm bunlar
Kapatsam da yollarını duvarlar örerek
Yine de bir çıkış buluyorlar
Bir türlü kendimde kalamıyorum
Gölgem sere serpe
Tenimde terin
Şu geçip giden de kim
Her yerde gördüğüm sen
Ve insan denen şu yaratık
Alınma sakın
Farklı olmasaydın
Sever miydi bu yürek
Birazdan yine
Uyuklayıp kalacak bedenim
Uyanamasam
Bir dua ile kapatacaklar geçmişimi
Sen sevdiğim
Belki birkaç gün
Ya da ay
Hadi diyelim yıl olsun
Yazdıklarım için ne desem ki
Sevilmeleri gerek
İstenmeleri tekrar tekrar
Ve ses getirmeleri
Bir yaşam öyküsü böyle dallanır işte
Sonrası bir yılan kıvrımı
Bir gül açtısı
Mezar taşı süslü olmuş neye yarar.
Yalçın Yücel
