Haberleri Yok Mu?
Haberleri Yok Mu?
Sanki altın fışkırmış toprağın her yerinden
Viyana fethedilmiş dönerler seferinden
Çifte davul tutulmuş, gökyüzü mermi kaplı
Ar hattı kırılmışsa, demek yara derinden.
Şehir çökmüş, şehirler çökmüş. Köyde nehirler çökmüş. Kurumuş su yatakları. Balıklar sebil olmuş. İç sızlamaları durduramamış paylaşanları. İnsanların çoğu üzerlerindeki kamuflaj elbiselerini çıkarıp, içindeki gem vurduğu göstermelik görüntüsünden aslına dönmüş. Böyle zamanda her yol mübah denmiş.
Yıkılan evlerin enkazları kaldırılamamış daha. Şehitlerin eti kemiğinden ayrılmamış. Ateşin düştüğü yerin yanıkları gittikçe daha da büyümüş. Çadırlar, konteynırlar, barakalar yaşam alanı olmuş. Dert büyük, acı sonsuz ve çok derin. Kadınlar kocasız, erkekler kadınsız, çocuklar yetim kalmış. El gitmiş, kol gitmiş, can ve canan gitmiş.
Bayram etmiş vurguncular. Alan alana, çalan çalana. Fiyatlar fırlamış yerinden. Kimse utanmamış renginden. İnsanlığını ve inançlarını rafa kaldırmış çokları. Ustalar dili döndüğünce kesmişler fiyatları. Fay hatları anlamış ki kırılan fayların çaresi var ama kırılan arların çaresi yok! Devletin tüm şifa kolu kesilir bir yerlerden.
Tek davul kesmez olmuş düğünleri. Dört yanı düşman kaplı ülkenin, semalarında düğün magandaları kurşun gezdirir olmuş. Dün konvoy olup depremden kaçanlar, yeniden konvoy olup, tur atar olmuşlar kesik kesik kornalarıyla.
Eli yüzü kir içinde, perişan bir kız çocuğu çadırdan çıkmış ağlayarak, “Anne,” demiş hıçkıra hıçkıra, “bunların babamın öldüğünden haberleri yok mu?”
Zekeriya ÇAKABEY