DenemeSalkım Söğüt

Mimar Sinan, Orjinalite ve Modernite

MİMAR SİNAN, ORJİNALİTE ve MODERNİTE

Orijinal olma noktasında sizlere, dünden yani tarihten, bir de bugünden birkaç örnek vermeğe çalışacağım…

Sizlere maziden: Mimar Sinan’ın iki önemli eserinden bahsetmek istiyorum…
Tabii ki Mimar Sinan deyince aklımıza hemen ustalık eserleri olan Selimiye ve Süleymaniye Camileri gelir…
Ben size isimleri aynı olan ancak özellikleri çok farklı olan iki eser: Mihrimah Sultan Camilerinden bahsedeceğim.

Evet, iki eserin adı da “Mihrimah Sultan” camiidir.


Birisi Üsküdar’da, diğeri Edirnekapı’da iki muhteşem eser…
İkisi de Osmanlı padişahı ve halifesi Kanuni Sultan Süleyman’ın kızı Mihrimah Sultan adına yapılmıştır.
Bu iki muhteşem eserin biri kartal gibi Üsküdar kıyısına konarken, diğeri sanki bir güvercin edasıyla göklere uçmaktadır…

Evet aynen öyledir… Dikkatlice ve derinden bakıldığında Üsküdar’daki Mihrimah Sultan camii Boğazın kıyısına konmuş lakin uçmağa hazırlanmış bir kartal gibidir, sanki…
Yine Edirnekapı’daki Mihrimah sultan camiine baktığınızda heybeti ve yüksek duruşunun yanında bir de masumiyeti vardır… O da o duruşuyla sanki uçmağa hazırlanan bir güvercin gibidir…
Üsküdar’dakinin iki minaresi yani bir nevi iki kanadı varken, Edirnekapı’dakinin bir minaresi yani bir kanadı var diye yorumlarsak gayrı uçma hallerini siz yorumlayın…

Bu iki camii öyle konumda kurulmuştur ki:
Siz, 21 Mart günü sabırla Galata kulesinde bekleyip gözlem yapabilirseniz mucizevi bir olaya şahitlik edersiniz:
Neye şahitlik edersiniz biliyor musunuz…
Galata kulesinden , tam akşam olmak üzereyken batıya baktığınızda Edirnekapı Mihrimah camiinin kulesine Güneş tam dokunduğunu…  Hemen başınızı doğuya çevirip Üsküdar’daki Mihrimah Sultan Camiine baktığınızda da ayın iki minare arsından yükseldiğini görürsünüz…
Ha, hatta: tam tersi güneş Üsküdar’dan doğarken ay da Edirnekapı’dan batıyorsa bu daha onulmaz ikinci bir mucizevi hal olur…

Biz diyelimde bu sabır ve gayretin ispatı sizden olsun…
Bu arada Mihrimah’ın güneş ve ay anlamına geldiğini de hatırlatmakta fayda var…
Yine Mihrimah Sultanın da 21 Martta doğduğunu…

Derler ki Mimar Sinan Kanuni’nin güneş ve ay parçası kızı Mihrimah Sultan’a aşık olmuş ve aşkını bu şekilde dile getirebilmiştir.

Şimdi bunu bir başka konuya bağlayarak söylemimizi sürdürelim:
Koca Mimar Sinan bir ömre 93 cami, 52 mescit ve medrese, imaret, saray, köprü gibi toplam 375 eser sığdırmış…

Bu eserlerin her birinin en önemli özelliği: hem devirlerini yansıtmasıhem de her birinin birbirine hiç benzemez çok orijinal nevi şahsına münhasır eserler olmasıdır.
O çağlarda anlayış şudur:
İnsan orijinal bir varlıktır… Yani: Eşref-i mahluktur, şerefli varlıktır…
O yüzden ortaya koydukları eserler de o manada orijinal olmalıdır…
Her bir sanatkâr bu anlayış üzerinden yürüdüğünden “modern çağa” kadar her biri farklı içerikler sunan çok güzel eserler ortaya koymuşlardır.
Bizler günümüzde böyle özelliklerle ortaya konulmuş eserler göremiyoruz…
Hatta eserlerde imza göremiyoruz…

Çünkü her eser birinin benzeri veya aynısı… Hatta benzeri durumunda…
Çünkü modern çağ bir merkezden yönetti, tekleştirdi ve şahsiyetsizleştirdi.
Eskiden şehirler de kendi şahsiyetleri ile büyür ve kendi şahsiyetlerini koruyarak yaşarlardı.
İstanbul, Bursa, Bağdat, Semerkant, Buhara, Şam, İsfehan, Merv her biri kendine has müthiş özelliklerle doludur…

Bugün dahi bu şehirler birçok özelliği ile halâ dimdik ayakta değil midir?..

Ancak maalesef bu dönemde yükselen şehirlerin her biri birbirinin aynısı gibi…
Gecekondu mahallesi de aynıdır, elit gökdelen mahallesi de…

AVM’si de… Çarşısı da…
Neden mi: Çünkü planları, betonları, demirleri, çimentoları ve hatta boyaları bile bir merkezden gelmektedir…

Yapılmakta olan fotokopi çalışması gibidir…
Hani bugünlerde insanın yerine robot koyma gayretleri var ya…
İşte sonunda olacağı budur…

Bakın Müslümanlar cami yapmaya devam ediyor…
Mesela: Ankara’da Kocatepe Camii… Evet güzel bir camiidir…
Lakin Sultanahmet camiinin benzeri gibidir…

Yine İstanbul’da Çamlıca tepesinde güzel bir cami yapıldı…
Kendine has çağdaş bir yapıyla mı, hayır… O da yine Sultanahmet’in benzeri…
Ne yapılmalı:

Kadim tarihimiz ve ihtişam yüklü eserlerimiz iyice incelenmeli ve hatta sindirilmeli ve onların ışığında çağı yansıtacak onlardan da izler olacak çağdaş eserler verilmeli…
Bugünkü öncülerin yapacağı en önemli iş budur…

Ha, benzer kıpırdanmalar var mıdır, tabii ki var, fakat çok cılızdır…
Bu konuya hayati önem verilmelidir… Sanatçılar, mimarlar, yetkililer seferber olmalıdır…
Umutsuz değiliz… Çünkü, artık düşünen ve iyi yorumlayabilen gençlerimiz var…

İbrahim Hakkı Gündoğdu

Daha Fazla Göster

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu