BİR AKŞAM SONRASI
Havalar soğuk ve titrek
Girdim bir kafeye sessizce
Oturdum bir köşeye görmeden kimse
Şairler okurken şiirlerini
Mısradan mısraya mâzîyi dolaştım
Yıllar ne çabuk geçti derken
Bir demli çay sesinde uyandım
Erkekler kadınlar ve gençler
Dağıtmak için yorgun umutları
Doldurmuşlar tahta masaları
Kahve çay yanında nevalesi
Yudum yudum içilirken
Azalır yorgunlukları
Unutulmak istenir o günün hikayesi
Bir gitar tınısında slov şarkılar
Alır seni götürür mazinin
Hüzün dolu hatıralarına
Canlanır gözünde açılır perdeler
Umutsuz sevdalarımı hasret gölgeler
Mazi pınarlarından dolan bâdeler
İçerken çayın demine karışır
Bir türlü durduramadığım şu zaman
Âh.. Niye hep benimle yarışır
Her masada koyulaşırken dostluklar
Bir âşina yüz aradım ki heyhat!
Hatırladım yine yalnızlığımı
Zira bir benmişim orda ihtiyar
Uzaktan seyretseydin buruk halimi
Koşarak yanıma gelirdin ey yâr
Hoşgeldiniz dedi bir genç kız aniden
Elinde benim kitabım heyecanlandım
İzin istedi şiir okumak için
Sevda Kervanları’ndan
Teşekkür ettim, buyurun dedim
Başladı şiir okumaya gitar çalarken
Herkes sohbetinde dinleyen çok az
Umarsız ilgisiz sanki duygular
Okuyamadı o güzelim şiiri genç kız
Dönüp bakmadı masalardan hiç biri
Döküldü yerlere bozuk paralar gibi
Özenle yazdığım güzel mısralarım
Titredi kalem titredi parmaklarım
Öksüz kaldı sanki şiirimden utandım
Oysa onlar benim has yavrularım
Heyhat! Kırıldı hevesim
Kırıldı umutlarım
Bana geldi şimdi şiir sırası
Farkedilmiştim birden davet edildim
Gitaristin oturdum yanına
Seslendim bir ahşap sandalyeden
Yaşlı bir adam saç sakal beyaz
Meraklı bakışlar hayrette biraz
Okurken şiirimi sesler kesildi
Şiiri Şairi hissederken ruhlar
Sordular birbirlerine kim bu ihtiyar
Susuverdim birden dedim nerde alkışlar
Bitirdim şiirimi vakur bir sesle
Kalktım ayağa memnundu bakışlar
Hayranlıkla coştu uzun alkışlar
Topladım yere düşen mısralarımı
Bağrıma bastım hepsini tek tek
Nokta virgüllerle beraber
Yürüdük hep beraber çıktık dışarı
Görülmeye değerdi hayran bakışları
Hâlâ arkadan duyuluyordu alkışları
Bir akşam sonrası
Havalar soğuk ve titrek
Kaldırdım paltomun yakasını
Yürüdüm bir hayli sevinerek
Üşüdüğümü hiç hissetmeden
Yürüdüm ıslak kaldırımları
Geçtim loş ışıklı sokaklardan
Sessiz kıvrımlı kestirme yollardan
Eve geldim selamladım mısralarımı
Yeniden kucakladım can yoldaşlarımı
Hanifi YILMAZ