GEL YENİDEN KUŞANALIM!
Gel, tarihi yeniden kuşanalım!
Mazimizin gül tuğralı hasletlerini
Bugünlere taşıyalım aşkın umutlarla
Mirasçılar özümlesin öykülerimizi
Ülkülerimiz nakış vursun yarınlara tekrar
Dünü, bugünü, yarını fark et
Özlenen vakitler gelmeyebilir
Bulduğun çiçekleri kokla / seyre
Lale, gül, sümbülün açmayabilir
Gel, zamanı yeniden kuşanalım!
Hüsranlara düşmeyelim “Asr”ın sırrında
Atalım sırtımızdan ataleti, rehaveti
Her yeni güne selâm, sevgiler dağıtalım
Amel salih olsun, Hakk’ı tavsiye edelim
Atalım üstümüzden lüzumsuz ne varsa
Yolculuk uzansın mâveraya kutlu secdelerden
Merasimler kutlansın mavi semalarda
Seyredelim mehtaplı gecelerden
Gel, Kitabı kuşanalım yeniden!
Hikmetler açılsın “oku” diyen Rabb’inden
Yeniden doldur bilginin heybelerini
Zikret evveli âhiri, bâtın zâhiri, kutlu kelimeleri
Bugünden yarınları seyret / umutlar yüklen
Çöz girift / karışık tüm bilmeceleri
Âleme kılavuz isimlerle, yürekten seslen
Zira hafızalar unutur, yaşlanır, eskir
Kitabı mukaddesler yüzyıllar ötesinden seslenir
Gel, kalem kuşanalım yeniden!
Yazılanlar yazıldı, ervâh-ı ezelde levh-i kâlemde
Bir lütuftu Rabb’in sonsuz keremi
Gölgesinden tekrar düşelim sayfalara
İnsan unutur, ilim irfan raflarda tozlanır
Kalemler yeniden ilham sunar bütün çağlara
Daveti var her an “sırat-ı müstakim”e
Kâlem şerh eder, besler tüm sayfaları
Gösterir her asra yeniden aynaları
Gel, sevda kuşanalım yeniden!
Eşyanın sırlarını çözelim bir bir
Aşkın hikmeti coşar mesajlarında elçilerin
Birlikte zikredelim gönül aynalarında
Çileye, kedere, sabır gerek, hicrana
Ve bengisu arayalım çöl kumlarında
Rüzgâr essin, dağ yürüsün, selâm versin ağaçlar
Şiir dile, kalem ele, aşk gönüle yakışsın
Gel, aşkı kuşanalım yeniden!
Yeni baştan gönüller Hakk’a ulaşsın
Hanifi Yılmaz