
SEVGİYİ Mİ UNUTTUK…… Deneme
İnsan olmanın özünde sevgi gelmektedir. Sevmek ve sevilmek onun en önemli insan olma özelliğidir. Sevme yetisini kaybetmiş bir insan, hayatla olan bağını koparmış demektir.
İnsan olarak elde ettiğiniz maddi ve manevi kazanımlarınızı paylaşabileceğiniz sevdikleriniz yoksa, bu kazanımlarınız sadece kendinizde kalacaktır. Sizinle sevinecek, sizinle üzülecek bir sevdiğiniz yoksa kimseniz yok demektir.Sevmiyorsan dostun yoktur, arkadaşların yoktur. Sadece aynı ortamda aynı menfaatler için bir aradasınız demektir. Başarına verilen tepkiler bile, yapmacık kutlamalardan ibarettir.Sevmiyorsan üzüntün de kimseyi ilgilendirmez. Göreceğin yüz mimikleri de yapmacıktır. Bunlar da insanın mutsuzluğuna sebep olur.
Günümüz toplumunda, gördüğüm kadarı ile sevmeyi unuttuğumuz için, sevilmeyi de hak etmiyoruz kanaatindeyim. Sevgisiz bir toplum olma yolunda hızla yol alıyoruz. Sevgi olmayınca hoşgörü ve karşımızdakini anlama yeteneğini de kaybediyoruz. Sevgiyle birlikte kaybettiğimiz en büyük özelliklerimizden birisi olan saygıyı da kaybediyoruz. Sevgisiz ve saygısız bir toplum olarak meçhule doğru gidiyoruz.
Örnek mi? Hastaneye gidiyoruz, doktoru daha dinlemeden ona saldırıyoruz. Trafikte her an birbirini öldürmeye varan sevgisiz ve saygısız magandalarla karşılaşıyoruz. Bunun sonucu olarak da trafikte yahut bir sırada beklerken, başınıza hiç hak etmediğiniz nelerin geleceğini bilememenin ürkekliği içinde yaşamak zorunda kalıyoruz.
Bu toplumda, sohbet ederken karşına hemen seni yargılayan birinin çıkması çok olasıdır. Kendi fikrini sunarken, senin fikrine saygı göstermeyen bir toplumda yaşamanın ne kadar zor olduğunu ancak yaşayarak anlayabilirsiniz.
En acı günümüzde , bir taziye yerinde dahi tartışmaların yapıldığı ortamlara şahit oluyoruz. Aile içindeki fertlerin birbirlerine saygısız davranmaları, aile içinde uzaklaşmalara neden oluyor.
Ne yazık ki kahvede, hastanede , trafikte, okulda, dairede, her yerde bu ve buna benzer olaylara şahit olmaktayız. Milletvekillerinin bile mecliste birbirlerine olan saygısızlığı, toplum içindeki en kötü örneklerden biri olmuyor mu?. Birbirlerinin fikirlerine saygı duymadıkları için, zaman zaman toplum menfaatine olan kararları bile onaylamadıklarına şahit olmuyor muyuz?. Her geçen gün artan cehalet bu seviyesizliği, sevgisizliği ve saygısızlığı daha körüklemektedir.Toplum olarak sevmeyi ve sevilmeyi unuttuğumuz için, her geçen gün, dünya toplumları liginde hızla daha alt seviyelere indiğimiz gerçeği bize acı veriyor.
Bu hastalıktan nasıl kurtulmalıyız sorusuna odaklanmamız gerektiğini düşünüyorum. Sevgiden uzak cahilce saldırılar cezasız kalmamalı, eğitim ciddi bir şekilde ele alınmalı. Aileler öncelikle devlet ve sivil toplum kuruluşları tarafından eğitilmeli diye düşünüyorum.En başta kitap okuma özendirilmeli. Sosyal medyadaki yalan yanlış haberler engellenmeli. Şu an eğitim aracı gibi görünen telefonlardaki gerçek dışı bilgilere erişim engellenmeli.
Toplum olarak bu seferberliği yapmak zorundayız. Yoksa Afrika ülkeleri sevisinde bir toplum olacağımız endişesini taşıyorum.Bir Müslüman toplum olarak, iyi ve güzel ahlakı gösteren Peygamberimizin çizgisinde ilerlemeliyiz.
Birer edebiyatçı olarak biz şairlerin , yazarların ve sanat insanlarının bu amacı görev telakki etmemiz gerektiği düşüncesindeyim.
Haluk BESLER
